Şah Hatayi (1485-1523)14 Nov 2013
Alevi-Bektaşi kültürü ve diline olağanüstü katkılarda bulunan, Şah İsmail (Hatayi) 1485 yılında Erdebil’de doğdu. Babası Erdebil tekkesi Şeyhi, Pir Haydar ve Ağabeyi Sultan Ali’nin, birbiri ardına Akkoyunlu Padişahlarınca öldürülmesi üzerine müritleri tarafından yıllarca saklandı ve korundu. Genç yaşta önüne çıkan tüm engelleri aşarak, kendisini taparcasına seven Türkmen müritleriyle beraber, hem cismani hem de ruhani liderliğini temsilen Safavi hanedanını kurdu ve Hanedan merkezi olan İran’da, Şah İsmail Safavi olarak anılmaya başladı.
22 ağustos 1514’te Doğuya, İran’a yönelen Osmanlı sultanı Selim’le, batıya İstanbul’a yönelen Şah İsmail’in, Çaldıran ovasındaki kaçınılmaz karşılaşmalarının, Şahın yenilgisiyle sonuçlanmasından sonra. Tahtı oğluna bırakan Şah, kendisini tamamen tasavvufa adadı ve Hatadan, Hatayi oldum diyerek, yazdığı tüm şiirlerde Şah Hatayi mahlasını kullandı.
Anadolu ve Horasan’da Kızılbaşlığın Felsefi alt yapısının, Türk diliyle yazılmış şiir ayağı olan Şah Hatayi. Kendisinden sonra gelen, Pir Sultan Abdal ve Kul Himmet üzerinde de oldukça etkili olmuş ve onlar tarafından usta olarak bilinmiştir.
Şah Hatayi’nin deyişleri Anadolu ve Horasan’da, Ayni Cem’lerin en temel deyişleri olmuş ve günümüze kadar, dilden dile söylenip yaşatılmıştır. Şah Hatayi’nin şiirlerinde, bilinenden bilinmeze yönelen, büyük bir yolculuk vardır. Evrenin yaradılışını anlattığı bir deyişinde, şöyle söyler büyük ozan.
Bir kandilden bir kandile atıldım
Turab olup yeryüzüne saçıldım
Bir zaman hak idim hak ile kaldım
Gönlüme od düştü yandım da geldim.
Coşkuyla yazdığı şiirlerinde, Ehlibeyt sevgisini,esriklik derecesinde yaşayan Şah Hatayi bir şiirinde bu sevgiyi söyle ifade eder:
Ey Hatayi gafil olma işbu dünya fanidir
Her ne kim geldi vücuda âlemin mihmanıdır
Bu kelamı vird edinmek arifin erkânıdır
Kıblegahımdır Muhammet secdegahımdır Ali.
Alevi-Bektaşi inancında, yol ve erkânın, yedi kutlu ozanından biri sayılan Şah Hatayi. 1523 yılında,38 yaşında Hakka yürüdü. Gerçeğe varıp tamamlandı.
|